27 Haziran 2010 Pazar

Sizce ?

ff' te dolaşırken bir cümle gördüm ve paylaşmak istedim sizlerle .

Cümle aynen şöyleydi :

''HAYAT;Bir sokak çocuğunun cebi kadar boş,öznesiz bir cümle kadar değersiz ve senin bana naber soruna iyilik dediğim kadar YALAN!''

Hayat sadece bunlardan ibaret mi ? Ya da hayat boş ve yalan mı gercekten ?

Eminim çoğunluk mantıklı düşündüğünde kurulan düzeni ve olayları takip ettiğinde olmadığını anlayacaktır. O halde nedir bize bunu düşündüren ? Nedir bizi hayattan soğutan ? Aşk mı ? Parasızlık mı ? Yalan mı ? Kötülük mü ? Nedir ben çözemedim sizlerin bulup çözmeniz dileğiyle...

Belirtmek istiyorumki nefes aldığım her saniye benim için özel ve bence dolu dolu yaşamaya değer ;)

Hayat bazen boş , değersiz yada tümüyle yalan gelebilir .Ama gidişatı tersine çevirmek bizim elimizde ;) Bardağa nereden baktığınıza bağlı ;)

8 Haziran 2010 Salı

İstanbul'da Yağmur ve Trafik ..

Şu üniversiteyi kazandım kazanalı yolda başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir diye düşünüyorum artık..

8 Haziran 2010 ,

Bugün Mesleki İngilizce sınavım var Davutpaşa'da ve ben 8.15 te evden çıktım , biraz erken giderim birşeyler yerim düşüncesiyle ama yolculuk boyunca başıma gelenler birşey yemeyi geçtim sınavıma yetişeyim başka birşey istemiyorum dedirten cinstendi.

Annemin evde olmamasına rağmen dışarıdan beni sürekli arayıp "evden çıkmadan şunu giy", "şemsiye al", "aman dikkat et" ,"aklım sende", "varınca ara" sözlerine sinirlensemde anne kalbinin ne kadar da haklı olduğunu bir kez daha anladım gerçekten.

Otobüs her zamankinden boştu ancak birkaç durak gidip annemi aradıktan sonra (iyiyim merak etme diye) otobüsler ve araçların hepsi 25 dakıka falan hiç haraket etmediler. Sonra biraz biraz ilerlese de en son otobüsler kontak kapattı yolda. Benim gibi acelesi olan çok sayıda insan otobüslerden inip yürümeye başladık. Ben Fatih Sultan Mehmet Hastahanesi'ne gelmeden indim ve Uzunçayır metrobüs durağına kadar yol çalışmalarının olduğu o çamurlu yoldan yürüdüm. Yolun öyle yerleri vardı ki bir yerde tırmanıp atlamamız gerekti , çünkü kazılan yerler gölcük haline gelmişti ve yol ayrımı olduğundan başka yer yoktu geçicek. Atlarken bayanın birine yardım edeyim derken düşmem de günün hediyesi :(
En son çare olduğunu düşündüğümüzden , yürü yürü bitemeyen (8 duraktan biraz fazla ancak sorduğumda 11 denildiğinden ben 11 biliyordum) o yolculuk boyunca ,kullanmayı bilen bilmeyen onca insanın kendilerini şeker sanıp erime korkusuyla arabalarına sarılmalarına kızarak , hem de yorgunluğun , yağmurun çamurun ve açlığın (ki tanıyanlar bilir hemen gözlerim kararır) verdiği gerginlikle arkadaşımı aradım hocamla konuşturması için. Hocam ne olursa olsun sınava yetişebilirsem gelmemin iyi olacağını yarım saat geç bile kalsam sınavın 1 saat oldugunu söylemesi üzerine var gücümle kalan durakları da yürüdüm. Bu arada da yoldaki durumu elimdeki telefonla görüntülemeye çalışıyordum. Yaşanılan sefaleti görmeliydiniz , insanların bilinçsizce evlerinden çıkardıkları arabalar yüzünden ambülansın bile o yola girmesi bir yarım saat aldı ki kendileri kaç saat o trafikte kalmıştır bilemiyorum !!
Cevizlibağ'a geldiğimde sınava 5 dakika vardı. Ve 11.04 civarı okuldaydım. O an kendime inanamadım gerçekten . Nasıl varmıştım okula hala şaşkındım.
Okula vardığımda araştırma görevlilerimizden Reşit Çelik sınıfa giriyordu . Tam yerime oturduğumdaysa sınavın bir yarım saat sonra başlayacağını söyledi. Ancak ben o kadar kötüydüm ki tam olarak ne dediğini anlayamadım. Kızlar sınavın yarım saat sonra olacağını yada iptal olacağını söyleyince yıkıldım. Ancak ısrarla sınavın gelemeyenler için biraz ileri saate çekildiğini savunuyordum. 10 dakika içinde sınıfa Yrd. Doç. Dr. Atıf Ahmet Evren hocamız girdi ve beni görünce "Geldin mi ? Nasılsın ?" dedi . Ve "Arkadaşlar başlatıyorum sınavı" dedi. O an gerçekten yaşadığım onca zorluk sanki uçup gitti. Benim gösterdiğim yetişme çabasına karşı ,karşımda haklarını bilen , insiyatifini kullanabilen ve öğrenci yanında bulunan bir eğitim görevlisi vardı ,ki bulmak her zaman bir öğrenciye nasip olmuyor gerçekten.

Sözün özü ; 2 damla yağmur görünce arabalarına sarılan vatandaşlarımız umarım artık biraz daha duyarlı olurlar ve Yrd. Doç. Dr. Atıf Ahmet Evren hocamız gibi hocalarımız kendi haklarını bilip , insiyatif kullanabilirler. Hocam size bir kez daha burdan teşekkür etmek istiyorum.

5 Haziran 2010 Cumartesi

beni biraz tanıma zamanı ..

İnsan zamanla kendini daha iyi tanıyor ve hayata ,kendine dair daha çok şey öğreniyor...
( Her geçen gün öğrendimle başlayan cümlelerimin sayısını tahmin bile edemezsiniz..)
Öyle ki her gün uzun saatler boyunca yolculuk ediyorum ve geceleri kendimle en az yarım saat başbaşa kalıyorum.. O kadar çok şey düşünüp o kadar çok tartıyorumki yaptıklarımı ,yaşadıklarımı. Yanlış bulduğun olayları farklı açılardan ele alıp benim ne kadar yanıldığımı anlamaya çalışıyorum , haksız bulduğum insanların yerine kendimi koyup onlar ne düşünmüştür diye birçok farklı açıdan düşünüyorum. Birini yargılamadan ya da ona kızmadan , o bana ne kadar kızdı diye soruyorum kendime. Daha az konuşup daha çok EMPATİ kuruyorum.
Ama an geliyor hiç düşünmeden davranıyorum , yersiz gururu kibiri yenmek için içimdeki çocuğu özgür bırakıyorum. Bana yanlış yapanlara bile çiçek uzatıyorum adeta. Gülümsememle cezalandırıp , tepkisizliğimle utandırıyorum. Ne olursa olsun hep kendime batırıyorum iğneyi ne olursa olsun kendimi zehirliyorum hep. Çünkü biliyorum istersem öyle acıtırım ki bir daha toparlanması mümkün olmaz ,bunu kendime batırdığım iğnelerden biliyorum. Eğer bir gün birinin canını acıtmak istediğim için acıtırsam 'en tehlikeli kadın sabrı denenmiş kadındır' sözünün doğruluğunu anlamasını istediğimden yaparım bunu , ki hiç sanmıyorum yapabileceğimi. Kolay değildir beni o noktaya getirebilmek kolay değildir sabrımı sınayabilmek.
O kadar iyi tanıdım ki kendimi bugün daha da bir emin oldum neleri kaldıramadığımı , kabul edemediğimi..
Haksızlık , bencillik , kin , İNTİKAM , NAZ , BLÖF , şantaj , tehdit , KISAS , saygısızlık vb şeylere gercekten tahammül derecem düşük..
İnsan kendisine yapılmasını istemediği şeyi karşısındakine yapmazmış..
Ben yapmamaya çalışıyorum ,eğer yapmışsam da bilinçli olarak yaptığımı sanmıyorum..
Bana da yapılmazsa sevinirim çünkü her türlü konuda anlayışlı olmaya çalışan ben artık gerçekten bunlara gelemiyorum , tepkisiz kalmak için , alttan alabilmek için kendimi oldukça zorluyorum ..
Ve bence bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu yok saymaktır , eğer ben yokmuşum gibi davranmak gibi bir hata da bulunursanız bilin ki sizi yok sayarım .. (tahammülüm değil mazereti yok bu davranışın)